Hz. Osman (r.a) devri ve çoğaltılması:
İslam devletinin sınırlan genişlemişti. Müslümanlar her tarafta sahabenin ağzından Kuranı dinliyorlardı. Ancak kıraat farklılıklarıyla beraber. Farklılıklar halk arasında günahkarlık ve küfürle ithama götürecek kadar tehlike oluşturdu.
Ermenistan ve Azerbaycan fetihlerine katılan kumandan Huzeyfe bin Yeman durumu gördü ve derhal Hz. Osman (r.a)'dan durumun izalesi için çare bulmasını istedi.
Hz. Osman (r.a) da Hz. Hafsa (r.a)'dan iade edilmek üzere mushafı istedi.
Çoğaltmaları için dört kişiye görev verdi:
1. Zeyd bin Sabit (r.a),
2. Abdullah bin Zübeyr (r.a),
3. Abdullah bin Haris (r.a),
4. Said bin As (r.a).
Mushafın çoğaltılmasında dikkat edilen hususlar:
1. Hz. Ebubekir (r.a) zamanında ki mushaf esas alınacak,
2. Arzdaki son durumu gözetilerek tilaveti mensuh ayetler alınmayacak,
3. İhtilaf halinde Kureyş lehçesi alınacak, istinsah olunan mushaflar birkaç beldeye gönderilecek Bunlara uymayan mushaflar imha edilecek,
4. Sureler, bugünkü haliyle tertip edilecek,
5. Daha önceki mushaflarda bulunan açıklama ve notlar alınmayacak
Mushafların biri Medine’de kaldı, diğerleri; Küfe, Basra ve Şam’a gönderildi.
(Mekke, Yemen, Bahreyn’e de birer nüsha gönderildiği rivayet olunmuştur.)
Sonra, Hz. Hafsa (r.a)'a Mushaf iade edildi. Beldelere gönderilen mushaflar kabul gördü, çoğaltıldı ve günümüze kadar geldi.
Hz. Osman (r.a)'ın istinsahında iki hedef vardı;
1. Hz Peygamber (s.a.v)’in tasvibine mazhar olmuş kıraatlara resmiyet kazan- dınp ihtilafların önüne geçmek. O şöyle dedi: "Bir kıraatin diğerinden üstün olduğunu iddia etmek küfre yakın bir şeydir."
2. Asli nüsha ile mutabakat arzetmeyen diğer kıraatleri reddederek müslü- manlann bölünmesine sebep olabilecek şeyleri engellemek.
3. Sahabenin Kurana tefsir ve not şeklinde yazdıklan açıklamalann sonradan Kur'an’dan zannedilerek tahrifine engel olmak.
Kur'anın harekelenmesi ve noktalanması:
Hz. Ömer (r.a)'ın istinsah ettirdiği nüshalarda hareke ve noktalama yoktu. Bunun sebebi, kıraat farklılıklarına meydan verilmesi içindi. Ancak daha sonra İslam'a girenlerin Arapça’yı bilmemeleri, yanlış okumalara sebebiyet verdi.
Kuranı ilk defa harekeleyen Ebül Esved ed-Düeli (69-688) oldu. Önce Basra valisinin teklifini kabul etmemişti. Bir defasında namazı kıldıran imam, tevbe suresinin başında 3. ayeti okurken, ayette geçen "ve rasulühü" ibaresini "ve rasulihi" diye okuyunca -ki böyle yanlış okuyunca ayetin manası bozulmuş oluyor, böyle- ce namaz da bozuluyordu- hemen Vali Ziyada başvurarak Kur'an’ı harekelemeye hazır olduğunu bildirdi.
Bahsi geçen ayette, Allah'ın ve Peygamberin puta tapanlardan uzak olduğu zikredilirken yanlış okumada mana, Allah’ın Peygamberinden ve putlardan uzak olduğu şekline dönüşüvermişti.
Düeli: Fetha için harfin üstüne bir nokta, kesra için harfin altına bir nokta, ten- vin için de iki nokta kullandı.
Noktalama:
Harekelemeden hemen sonra noktalama işlemini, Irak Valisi Haccac bin Yusuf un emriyle Düeli’nin talebesi Nasır bin Asım (89-708) yaptı. Diğer rivayete göre bu işi, Yahya bin Yamer yaptı. (129-746)
Bu iki zatın başlattığı iş daha sonra Medine ve diğer İslam beldelerine yayılmıştır.
Bir süre devam eden bu uygulama daha sonra Halil bin Ahmed (79-175) tarafından bildiğimiz hale getirilmiştir.