MUHKEM ve MÜTEŞABİH - rahle.org

MUHKEM ve MÜTEŞABİH - rahle.org

MUHKEM ve MÜTEŞABİH


Facebookta Paylaş
Tweetle



Hakan Erdem

"Sana kitabı indiren O’dur. Onun bir kısmı muhkem ayetlerdir ki onlar ki- tab'ın anası (temeli) dır, bir kısmı da müteşabih ayetlerdir. İşte kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve (kendilerine göre) yorum yapmak isteyerek onun mü­teşabih olanlanna uyarlar. Halbuki onun tevilini (yorumunu) ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlarda: ‘ona inandık hepsi Rabb'imiz katındandır derler. (Bunu) akl-ı selim sahiplerinden başkası düşünemez."(3/7)

Kuranı Kerim Hz. Peygamber (s.a.v.)'e indirilen onun ayetlerinin bir kısmı her­kesin anlayabileceği şekilde (müteşabih) idi.

MUHKEM: Manası kolaylıkla anlaşılan harici bir tefsire ihtiyaç göstermeyen ve tek manası olan ayetlerdir.

Kuranda ki helal, haram, namaz, oruç, hacc, zekat gibi ahkama taalluk eden kısımlar muhkemdir.

"Namazı kılın, zekatı verin" (2/83)

"Rabbin kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana babaya ihsanı em­retti...^ 17/23)

"De ki: O Allah birdir.”(l 12/1)

MÜTEŞABİH: Bir çok manaya ihtimali olup, bu manalardan birini tayin edebilmek için harici bir delile ihtiyacı olan ayetlerdir.

Ya da anlamı akıl ve delille bilinmeyecek olan ayetlerdir. Kıyametin kopma­sı, hurufu mukattaa, namaz rekatlannın sayılan, vakitleri orucun vakitleri, gibi şey­ler bu türdendir.

Muhkem ve Müteşabih kelimeleri, Kur’an da çeşitli anlamlarda kullanılmıştın

I            - "Elif. Lam. Ra. (Bu) bir kitaptır ki: ayetleri Hikmet sahibi, her şeyden haberi

olan (Allah) tarafından "sağlamlaştınlmış"...(l l/l)

2-          "Allah sözün en güzelini, hem aynı benzerlik "hem de tekrarlı bir hitap ola­rak indirdi.... (39/23)

3-           "Sana kitabı indiren O' dur. Onun bir kısmı muhkem (açık ve kesin) ayet­lerdir ki onlar kitabın anasıdır, bir kısmı da müteşabih (tam manasıyla anlaşılama­yan) ayetlendir.(3/7).

Birinci ayette Kur'an-ın bütününün muhkemliğinden kasıt ıtkanı, nazmının gü­zelliği, onda bir ayıbın olmamasıdır.

İkinci ayette ‘O’nun tamamı müteşabihtir’ derken ayetlerin güzellik ve doğ­ruluk bakımından birbirilerine benzerlikleri konu edilmiştirAyetlerin siyak, sibak- lan da (öncesi ve sonrası) bunu ortaya koyar.

Üçüncü ayette ise Kur’an-ın bazı ayetlerinin muhkem bazı ayetlerinin de mu- teşabih olduğu anlaşılıyor. Bu ayetin tefsiri hususunda alimlerimiz ihtilaf etmişler­dir.

SELEFİ GÖRÜŞ: Müteşabih ayetlerin te’evilini Allah’tan (c.c.) başka kimse bilemez. Ayette geçen "illallah" lafzında durulur. Buna göre müteşabih ayetler ol­du u gibi kabul edilir üzerinde durulmaz. Hz. peygamber (s.a.v.) ve Sahabenin anlayışı, uygulaması bu yönde olmuştur.

Hz. peygamber (s.a.v.): "Ayetlerin müteşabih olanlannın üzerinde duranlan (onlan tevile dalanlan) gördüğünüzde bilin ki onlar Allah'ın kendilerinden uzak durulmasını belirttiği kimselerdir." buyurmuştur.

Ibn-i Suheyb adında biri Medine’ye gelip Kur’an-ın müteşabihatı hakkında so­rular sorunca bunu duyan H.z.ömer (r.a.) onu çağırtıp yaş hurma dallanyla başı­nı kanatıncaya kadar dövmüş, Medine’ den memleketine göndermiş ve Ebu Mu­sa El-Eş'ariye "Bununla kimse görüşmesin" demiştir.

HALEFİ GÖRÜŞ: Çoğunlukla kelamcılann oluşturduğu bu gruba göre müteşabihlertevil edilebilir. Bu tevillerin faydası dahi vardır...

Genel olarak müteşabihatın çeşitleri üçtür.

I-            Bütün insanlığın bilemeyeceği hususlar.

 

Allah’ın zatı, sıfatlannın hakikati, kıyametin vakti gibi yalnız Allah'ın bileceği hu­suslar.

"Gaybın anahtarlan da O'nun katindadır, onları O’ndan başkası bil- mez...(6/59)

2-                 Bütün insanlann belli bir araştırmadan sonra anlayabileceği hususlar.

Cahiliye döneminde araplar ihrama girdiklerinde evlerine kapılardan girmeyip,

duvardan bir delik açarak oradan girip çıkarlardı. Yukanda ki ayet böyle bir ade­tin varlığından dolayı imişti. Bu durum bilinmedikçe ayetin anlaşılması mümkün değildir.

3-                 Bütün insanlann değil, yalnızca alimlerin bileceği hususlar

Hz. peygamber (s.a.v.)' in Ibn-i Abbas’a şöyle bir duası vardı: "Allah’ım, onu dinde fakih (ince anlayışlı) kıl ve ona tevili (olaylara açıklık getirmeyi, yorumlama­yı) öğret."

Nitekim bu durum, Nasr suresini tefsirinde açıkça anlaşılmıştır. Sahabeden bir çoğu bu surede ki mesajı anlayamadığı halde Ibn-İAbbas bu surenin Hz. Muham- med’in (s.a.v) vefatının yaklaştığını haber verdiğini anlamıştı.

Şimdi bu üç maddenin ne gibi faydalan vardır onlan anlamaya çalışalım:

I .Maddenin hikmetleri:

a-) Allah’u teala insanı zayıf bir şekilde yarattığı için insan herşeyi anlayamaz, güçlük çeker. Onun için bazı şeyler gizli kaldı.

Kıyametin ve ecelin saati bilinse idi korku, ümitsizlik ya da rahavet çökerdi.

b-) Kullar gaybe inanıp tasdik mi edecekler, yoksa isyan mı edecekler. Bunun imtihanı yapıldı.

c-) İnsan aklı ne kadar gelişirse gelişsin ancak Allah'ın (c.c.) dilediği kadar, bazı şeyleri bilir. Bunun ötesine gidemez. İşte bu acziyeti idrak içindir.

"(Ya Rab) Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi sensin.”(2/32)

2. ve 3. maddenin hikmetleri:

a-) Kur'an-ın hıfzında ve anlaşılmasında kolaylık için müteşabih ayetlerle ihtisa­ra gidildi. Böylece Kuran da ki bu incelikte keşfedilmiş olacaktı.

"De ki: Rabb’imin sözleri (ni\ilmini yazmak) için denizler mürekkep olsa, yar-

 

dım olarak bir o kadarını daha getirsek Rabb’imin sözleri tükenmeden önce o deniz (ler) tükenirdi."(l8/l09)

b-)Böylesi bir durum insanı araştırmaya sevk eder. Bu da sevabı artınr. Birta­kım ilimlerin öğrenilmesine vesile olur.

c-)lnsanı akli deliller bulmaya yönlendirir. Taklitten kurtanr.

Eğer bütün ayetler muhkem olsaydı o zaman düşünmeye, araştırmaya ge­rek kalmazdı.

Müteşabih olan sıfatlar hakkında alimler iki görüşe aynldı:

1-         SELEF MEZHEBİ: Allah'ın müteşabih sıfatlan malum gibi görünse de bu sıfatlann Allah’a isnadı muhal olduğundan bunlann medlülllerin tayinlerini Se­lef uleması Allah’a tefviz (havale) etmişlerdir. Onlara sadece inanmak gerekir.

Mesela İmam malike "istiva"dan sorulduğunda: "istiva, malumdur. Keyfiyeti meçhuldür. Ondan soru sormak bidattir. Ben senin kötü bir adam olduğunu zannediyorum. Çıkann bu adamı yanımdan" demiştir.

Aişe (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste Hz peygamber (s.a.v.): "Ayetin müteşabih olanlanna uyanlan (dalanlan) gördüğünüzde bilin ki, işte onlar Allah’ın sakınılma- sını tesmiye ettiği kimselerdir."

2-          HALEF MEZHEBİ: Bu müteşabihatı aklın ve vahyin izin verdiği ölçüde, Allah’a layık olacak şekilde lafzı hamlettiler.

Islamiyeti ifsad etmek isteyenlerin, bu gibi ayetlere gelişi güzel mana verişleri­ni frenlemek ve aynı zamanda kötü neticelerinden de müslümanlan korumak için, müteşabih ayetleri İslam’ın ruhuna uygun bir şekilde tevil etme mecburiye­ti doğdu.

Zaten hapsedilemeyecek fıtrata sahip olan insan aklı ve zekası da bu hususlarda kafa yonmaktan uzak kalmadı.

                      Te’villere bazı örnekler:

           I -"Rahman arşa istiva etti.”(20/5)

                             Burada geçen istiva istikrar manasınadır. Yani arşı yaratmaya yöneldi onu ya­ratmayı kastetti, buna da istiva adını verdi.

 

2-                "Rabb'in ve melekler saf saf geldiği (zaman)" (89/22)

Burada Rabb'in gelmesinden kasıt, Rabb’in emrinin gelmesidir denilmiştir.

3-                "0 kullan üzerinde mutlak galiptir."(6/6l)

Burada geçen fevkiyet (üzerinde olmak) yücelik yönündendir. cihet yönünden değildir, denilmiştir.

4-                "(Yalnız) azamet ve ikram sahibi Rabb' inin "vechi baki’dir." (55/27)

Burada geçen "vech" den kasıt zattır. Yani Rabb'inin zatı baki’dir.

5-                " Allah’ın eli onlann ellerinin üstündedir.°(48/IO)

Burada ki "el" den kasıt ‘kudret eli’ ya da Allah’ın kudreti şeklinde anlaşılmalı­dır.

İsmail Cerrahoğlu'nun bu konuda ki görüşü, orta yolu işaret etmektedir

"Kur’an-ı Kerim'de işaret buyurulduğu veçhile caiz görülmeyen tevil, gönülleri sapkın, niyetleri kötü olanlann. fitne ve fesad çıkartmak maksadıyla yapmak iste­dikleri tevildir.

Yoksa iyi niyetle, akla muhakemeye ve dinin esaslanna uygun olarak yapılan teviller makbul ve lazımdır.Çünkü ilk devirdeki sağlam iman kaybolmuş, meyda­na gelen tereddütleri makul bir şekilde ortadan kaldırmak icab etmiştir."

KAYNAKLAR

I -el- itkan fi ulumi-l Kur’an cilt I shf (639-670)

2-       el- Burhan fi ulumi-l Kur’an cilt2 shf (197-917)

3-       Manahilü-l irfan fi ulumi-l Kur’an dft2 shf (289-324)

4-       Tefsir usulu ve kaynaaklan. İsmail Cerrah oğlu


Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ